• Biz
• Atatürk
• Resimler
• Dağlar
• 31.03.2007
• Kemal Güneş
• Fatma Özçelik
• Erhan Öztürk
• Ayşe Çakın
• Zeynep Lülü
• Aylin Keskinbıçkı
• Güngör Asena
• Şafak Özenç
• Dağcılık Fed.
• Messnerler
• Günün Yazısı
• Önemli Bilgiler
• Ziyaretçi defterimiz
Planda neler var ?

Arkadaşlar !.. yeni bir yürüyüş istiyoruz.. Ama nereye ? herkes birşeyler düşünsün ve ortak kararla bi gezi yapalım.. Hemde kutlama mahiyetinde olur ! :) dışardakiler bilmez neyi kutlayacağımızı..:) Çağla Çağla sen çok yaşaaaaaa :):)
 

29 Haziran 1970. Reinhold Messner, kardeşi Günther ve kameraman Gerhard Baur Himalaya silsilesindeler. O zamana kadar kimsenin tırmanmadığı Nanga Parbat (Çıplak Dağ) zirvesinin Rupal duvarına tırmanıyorlar, 7.000m’deler. Nanga Parbat 8.125m yüksekliğinde. Pakistan’da Karakurum bölgesinde ve dünyanın 9. yüksek dağı. Tırmanılamaz sayılan dünyanın en yüksek buzul duvarlarından birinde tutunacak yer arıyorlar. Birkaç metre sonra önceki gün yerleştirilmiş 5 numaralı çadıra ulaşacaklar. Bu çadır zirveden önceki son durak.

Nanga Parbat Diamir yüzü
Büyük boyut için tıkla!

Son birkaç metreye geldiklerinde saat akşam sekizi gösterirken aşağılardan bir yerden kırmızı işaret fişeği atılıyor. Daha önce kararlaştırılan „kötü hava“ sinyali bu. Ama bir anlamı daha var: Reinhold Messner’in sefer yöneticisi Karl Maria Herrligkoffer ile kararlaştırdığı doğrultuda tırmanışa yalnız devam edebileceğinin işareti. Bu seferde Reinhold Messner 18 kişilik ekipteki en iyi tırmanıcı sayılıyor, aynı zamanda en hırslısı. Buraya gelene kadar Alpler’de en zor rotaları rekor sayılabilecek sürelerde geçmiş ve şimdi karşısında yeni bir şans beliriyor: Bir 8.000’liği ilk defa denenecek bir rota üzerinden tek başına aşmak. Messner gece yola çıkıyor, birkaç saat sonra arkasından birinin geldiğini fark ediyor: İki yaş küçük kardeşi Günther onu izlemiştir.

Bundan günler sonra Reinhold Messner ekibin geri kalanıyla karşılaşır. Sadece Nanga Parbat’a ilk defa tırmanmakla kalmamış, inişi de o güne kadar yine hiç geçilmemiş olan Diamir kanadı üzerinden yapmış, bütün bu olayı iki günde halletmiş, yeni bir ilk geçiş yapıp yeni bir rekor kırmıştır. Yalnız tek başınadır, kardeşi Günther dediğine göre yukarılarda bir yerde bir çığ altında kalmıştır.

Messner biraderler Nanga Parbat'ta
Büyük boyut için tıkla!

1970 yılında Himalayalar’da Nanga Parbat’ta Reinhold Messner’i bugün yüksek irtifa dağcılığının en büyük isimlerinden biri yapan „kariyeri“ başladı. Bu olay, tek tanığının Messner olmasının da neden olduğu sis perdesi ile birlikte modern dağcılığın en medyatik, en çok ilgi çeken kriminal hikayelerinden biri oldu. Olaydan yıllarca sonra, bugün bile 1970 seferine katılan ekip arasında davalar, çamur atmalar, tartışmalar sürmekte(ydi). Geçtiğimiz haftalarda 7000m’de kaybolan Günther Messner’in cesedi 4600m’de çıktı. Bunun üzerine olay tekrar gündeme oturdu haliyle.

Messner bugün 58 yaşında ve hayatında herşeyi elde etmiş biri. Tüm zamanların en başarılı dağcısı, reklamlarda ve yazar olarak milyonlar kazandı, 40’tan fazla kitabı var, sadece dağcılıkla değil Gobi çölünü tek başına geçerek, Antarktika’yı iki kişilik ekiple geçerek de adını duyurdu, yeşiller partisinden Avrupa Parlamentosu’nda vekil vs. vs.

Messner’in Nanga Parbat hadisesinden 35 yıl sonra söylediği şey aynı: Diamir kanadı üzerinden inerek ikinci rekoru kırmayı istemiyordu, bu iniş durumu gittikçe kötülesen kardeşi çıkış rotasından inemeyeceği için mecburiyetten gerçekleşti, Günther bir buz çığının altında kaldı. Ve o, Reinhold Messner kardeşinin ölümünün tek suçlusu değildi.

Messner’in 1970 yılında Pakistan’dan dönmesinden itibaren kardeşi Günther’in ölümü konusunda söylediği bir başka şey de sefer sorumlusu Karl Maria Herrligkoffer’in kendilerine yardım etmediği. Messner bu yüzden Herrligkoffer’i ölüme sebebiyetten mahkemeye verdi, dava kanıtsızlıktan düştü. Özellikle 2002 yılında Messner’in konu hakkındaki kendi görüşünü anlattığı son kitabı „Çıplak Dağ“’ ın yayınlanmasından beri konu tekrar kızışmış durumda. Fazla ön planda olmayan 1970 seferinin diğer üyeleri kitabın yayınlanmasından sonra Reinhold Messner’in kardeşi Günther’i rekor ve ün hırsına kurban ettiği yolunda açıklamalar yaptılar. Gerçekten de olaya Messner karşıtı bir açıdan da bakınca gariplikler az sayıda değil.

1970 yılının Mayıs ayında Pakistan’da Gılgıt’tan Nanga Parbat’a muazzam bir sefer düzenleniyor. 400 hamal ana kampa 8 ton yük taşıyorlar: 220 kilo ekmek, 100 kilo et konservesi, 40 kilo çikolata… Seferin yöneticisi Herrligkoffer o zaman 54 yaşında ve Nanga Parbat onun için bir tutku. 1934 yılında Herrligkoffer Nanga Parbat’ta kardeşi Willy Merkl’i kaybediyor ve bu acı olaydan sonra kendi zirveye ulaşamayacağını kabul ettiğinden sponsorluk ve organizatörlük yapıyor, en iyi dağcıları toplayıp onları destekliyor.

Rotalar
Büyük boyut için tıkla!

Bildik rota
Büyük boyut için tıkla!

Messner'in Diamir inişi
Büyük boyut için tıkla!

1970 yılındaki seferde defalarca havanın bozması zirve planlarını altüst ediyor. Ama 26 Haziran’da Reinhold Messner 6700m’deki 4. kamptan telsizle Herrligkoffer’e kendisinin, kardeşinin ve kameramanın akşam 7350m’deki 5. kampa çıkacağını söylediğinde herkesi bir iyimserlik kaplıyor. Plan Messner’lerin ve Baur’un yolu ismini Herrligkoffer’in kardeşinden alan Merkl yarığında halatlarla güvenli bir hale getirmeleri, arkalarından Avusturyalı Felix Kuen ve Alman Peter Scholz’un onları takip edip 5. kamptan sonra ilk ekip olarak zirveye çıkmaları, Messner’ler ve Baur’un onları izlemeleri. Fişek konusu kararlaştırılıyor: Hava iyiyse ana kamptan Herrligkoffer mavi fişek atacak, hava kötüyse kırmızı fişek. Reinhold Messner kırmızı fişek durumunda yalnız devam etmek istediğini söylüyor, Herrligkoffer kabul ediyor. Kameraman Baur sonradan Messner’in yalnız başına zirveye çıkmak şansını kullanacağını söylüyor.

Hava durumunun iyi olmasına rağmen yanlışlıkla kırmızı fişek ateşleniyor aşağıdan. Sabaha karşı saat 2’de Messner kalkıyor, üzerinde üç tane pantolon var, vücudunda 5 kat elbise. Üzerine bir pantolon ve bir anorak daha giyiyor, alın lambasını takıyor ve geceye çıkıyor. Uyku tulumu ve tayın almıyor yanına, söylediği akşama kadar geri dönmüş olacağı. Çabuk bir şekilde tırmanmaya başlıyor, sabah 6’da ana kamptan Herrligkoffer dürbünüyle siyah bir noktanın hızlı bir şekilde zirve yolunda ilerlediğini görüyor, sonra sis iniyor.

Bir dinlenme sırasında Messner arkasına bakıyor ve kardeşinin onu takip ettiğini görüyor. Kameraman Baur daha sonra Günther’in kendisine 2 defa Reinhold’u takip etmek için ısrar ettiğini, Günther’in Reinhold’un gerisinde kalmamak, küçük kardeş olarak Reinhold’un etkisinden çıkmak istediğini belirtiyor.

1957 yılında Güney Tirol’de (bugün İtalya-Avusturya sınır bölgesi) köy öğretmeni olan babası bir köpek tasması ile Günther’i Reinhold Messner’in söylediğine göre ayakta duramayacak hale gelene kadar dövüyor. Fiziksel ve ruhî olarak perişan bir halde Günther evlerinin önündeki köpek kulübesine siniyor, Reinhold onu orada buluyor. Reinhold Messner’in anlattığına göre özellikle babalarının tavrı iki kardeşin arasındaki bağın güçlenmesinin en önemli etkisi. İki kardeş dünyanın geri kalanına karşı birleşiyorlar. En „deli“ rotaları beraber tırmanıyorlar, Reinhold Messner’in dediğine göre dağcılık açısından kardeşinin kendisinden aşağı kalır yanı yok, ama kendiliğinden ipteki „ikinci“ olmayı kabul ediyor.

Zirveye birkaç saat kala iki kardeş büyük bir hata yapıyorlar ve yola devam ediyorlar. Oysa ki devam ettikleri takdirde gün ışığında 5. kampa dönmeleri imkânsız. Bugün Reinhold Messner „Aslında kardeşimin arkamdan geldiğini gördüğüm zaman vazgeçmeliydim“ diyor. O sırada ise tek yön zirve.

Saat akşam 5’te iki kardeş Nanga Parbat’in zirvesine ulaşıyorlar, 8125m’de. Fotoğraf çekiyorlar ve yine bir hata daha, tam bir saat zirvede kalıyorlar.

Akşam kızıllığı etrafı sardığında inmeye başlıyorlar. Günther Messner bu sırada yorgunluktan tükenmiş durumda ve sürekli olarak geride kalıyor. Bivak kuracak bir yer arıyorlar, astronot folyelerine sarılmış bir halde 8000m’de -30°C’de Messner’in deyimiyle “çaresizlikten ne yapacağını şaşırmış zombiler” gibi yatıyorlar.

Bu sırada Günther Messner’de yüksek irtifa hastalığı ortaya çıkıyor, halüsinasyonlar görmeye başlıyor.

Reinhold Messner bugün kardeşinin batı yönünde Diamir kanadından inmeyi teklif ettiğini, çünkü çıkış rotasından inmenin o şartlar altında çok zor olduğunu düşündüğünü söylüyor. Ekibin geri kalanı ise buna haliyle inanmıyor. Diamir kanadı o zamana kadar hiç inilmemiş bir yer ve bilinmiyor. Ayrıca çığ tehlikesi var, çıkış rotası zincir, 1km’nin üzerinde halat ve 5 tane ara kampla güvenli halde, Diamir kanadında hiçbir şey yok.

Ya da bir başka ihtimal mi var? Nanga Parbat’a ilk çıkmış olmanın coşkusuyla iki kardeş dağın öbür tarafından inmeyi mi planladılar? Ya da Reinhold hasta kardeşini ikinci bir dünya rekoru peşinde o rotaya mı zorladı?

Messner kitabında iki kardeşin de hiçbir zaman Diamir kanadı üzerinden inmeyi önceden planlamadıklarından dem vuruyor ama tabii Messner’in kendi kitabında başka birşey yazılmasını beklemek garip olur.

Kameraman Gerhard Baur ise Messner kardeşlerin Diamir tarafından inmek istediklerine emin: „Üç defa Reinhold yanımda gözleri parlayarak Diamir kanadına ulaşmak gerektiğini, alpinizmde bunun yeni bir çığır açacağını söyledi“.

Ertesi sabah Reinhold Messner gittikçe çaresiz bir durumda kalıyor. İyice bitap düşmüş kardeşini yalnız bırakıp sürekli Merkl yarığından çıkış rotalarına aşağı bakabileceği kenarına kadar gidiyor. Beklediği plan dahilinde arkalarından gelecek olan Kuen ve Scholz. Saat 6’dan 8’e kadar sürekli olarak „İmdat, bir halata ihtiyacımız var!“ diye bağırıyor. Henüz oldukça uzakta olan Kuen ve Scholz rüzgârın içinden yardım diye bağıran birini duyar gibi oluyorlar ama birşey anlamıyorlar. Saat 09:30’da Messner 80-100m altında iki kişi görüyor. Fırtınalı bir havada Kuen ve Messner iletişim kurmaya çalışıyorlar. Kuen ve Scholz yukarı geldiklerinde bugüne kadar etkisini sürdüren bir diyalog geçiyor aralarında.

„İyi misiniz?“ diye soruyor Kuen.
„Evet,herşey yolunda Felix!“ diye bağırıyor Messner.

Herşey nasıl yolunda? Kardeşi ölümün eşiğinde, saatlerce kendisi yardım diye bağırmış. Messner „Günther yüksek irtifa hastalığına yakalandı, ölmesinden korkuyorum“ demiyor, „herşey yolunda“ diyor.

Bu diyalog sefere katılan diğer dağcılar nezdinde Messner’in aslında bambaşka planları olduğunun ve olayların Messner’in anlattığı gibi gelişmediğinin göstergesi. Messner kardeşi için yardım istemiyor, yardım şansını elinin tersiyle itiyor.

Kuen sefer defterine „Rahat bir nefes aldım, çünkü imdat bağırışlarını duyunca kötü birşey olduğunu sanmıştım. Reinhold diğerlerine başka bir rotadan inmeyi planladığını söylememi istedi“ yazıyor. Kuen’ün olaydan sonraki yorumu ise ne pahasına olursa olsun yardım edecekleri yönünde. „Belki 5 saate ihtiyacımız olurdu tam teçhizat oraya gelmek için ama mutlaka yardım ederdik“ diyor.

Messner’in bu konudaki açıklamaları nispeten yetersiz. Kuen’ün dediklerini yanlış anladığını belirtiyor bugün. Fakat nasıl bir yanlış anlama? Kuen ve Scholz daha bir saat Messner kardeşlerin yakınında dinleniyorlar, bu bir saat içinde Messner duruma açıklık getirmek için hiçbir şey yapmıyor.

Nanga Parbat
Büyük boyut için tıkla!

Kuen’ün „İyi misiniz?“ sorusunu Messner bugün „Hayatta mısınız?“ şeklinde anladığını söylüyor, ortalığı telaşa vermemek için „Evet“ dediğini anlatıyor.

Nanga Parbat’tan dönünce Messner’in yardım yollamadığı için mahkemeye verdiği sefer sorumlusu Herrligkoffer Messner’in mecbur kalmasa da rekor kırmak için Diamir kanadından inmek istediğini düşünüyor. 1970 yılında seferden sonra başlayan ve 1972 yılına kadar süren dava Messner’e 50.000 Mark’a mal oluyor ve onu iflasın eşiğine getiriyor. Mahkeme Günther Messner’in sefer anlaşmasını kendi isteğiyle bozduğu ve ağabeyini takip ettiği gerekçesi ile davayı düşürüyor.

Kavganın en civcivli zamanında Herrligkoffer davadan vazgeçmek için Messner’e bir teklifte bulunuyor, hikâyenin kendi biçimini kabul etmesini istiyor. Hazırlanan açıklamada „Reinhold Messner daha bivaktayken Diamir kanadından inmeyi planladığını kabul eder, sabahın ilk saatlerinde Günther’de yüksek irtifa hastalığının basgöstermesi nedeniyle 6’dan 9’a kadar iki kardeş yardım isterler, ikinci ekip (Kuen ve Scholz) daha yardım getiremeden Günther ölür“ yazıyor. Messner’in elbette kabul edemeyeceği bir ifade.

Öte yandan Herrligkoffer’in bu açıklaması Messner’in önce iki saat yardım diye bağırıp sonra herşeyin yolunda olduğunu söylemesini mantıklı bir şekilde açıklıyor. Yine aynı sefere katılan Max von Kienlin arada Günther’in ölmüş ve artık yardıma ihtiyaç kalmamış olabileceğini, bu durumda Messner’in de yalnız başına Diamir kanadı üzerinden inmek istemiş olabileceğini belirtiyor.

Elbette Messner’in hikâyesini de destekleyen bilgiler var. 1976 yılında Nanga Parbat’a Messner’in tavsiye ettiği bir rotadan çıkan Avusturyalı dağcı Hans Schell Herrligkoffer’in hikâyesinin doğru olması durumunda Günther Messner’in cesedinin bulunması gereken yerden geçiyor ama hiçbir şey bulmuyor. Schell „Eğer o kadar büyük bir yalan söylemiş olsa tam da o bölgeye beni kesinlikle yollamazdı“ diyor, ki haklı.

Belki de Messner kardeşler durumlarını yanlış değerlendirdiler. Messner bugün kendi hallerini narkozdaki bir hastaya benzetiyor. O halde Diamir vadisine inerken bir buzul duvarının yanından geçiyorlar. Gece yarısı gibi tekrar bivak kurmak istiyorlar, Günther Messner’in durumu daha iyiye gidiyor. Ama gece yarısından biraz sonra tekrar inmeye devam ediyorlar, çünkü günün ışıması ile birlikte çığ tehlikesi artıyor.

Reinhold Messner zaman zaman bir buçuk saate varan farklarla önde gidiyor ve daha önce hiçbir insanın ayak basmadığı bu rotada yolu arıyor. Kendi ifadesiyle zaten bitkin durumdaki kardeşinin fazladan yoldan geçmesini istemiyor. Ama bu tavır yine aynı sefere katılan Jürgen Winkler’in de dediği gibi dağcılık kuralları açısından büyük bir hata. İki kişilik bir ekipte aradaki farkın bu kadar açık olmaması gerek. Ama o haldeyken dağcılık kuralları düşünülebilir mi?

Öğleden önce Reinhold Messner kardeşinin kendisini izlemediğini fark ediyor. O gün boyunca ve ertesi gün indikleri yerlerde kardeşini arıyor, tek bulabildiği bir çığ sonrası üst üste yıkılmış buzul parçaları. Messner kardeşinin çığ altında kaldığını düşünüyor.

Yalpalaya yalpalaya Diamir vadisine inmeye devam ediyor Messner, bugün „yavaşça ölüm kabul ediliyor“ diyor. Bütün vücudu ağrıyor, ayak parmakları dondukları için simsiyah, daha sonra altı tanesi kesiliyor ameliyatla. Sonra birden üç tane oduncu görüyor, bir tanesine hayal görmediğine emin olmak için dokunuyor. Oduncular Messner’e biraz ekmek veriyorlar ve onu tam 10 saat kayalık arazide Indus vadisine taşıyorlar. Gılgıt’a biraz kala Messner Herrligkoffer ve sefer ekibinin geri kalanıyla karşılaşıyor.

O halde Messner’i ilk karşılayanlardan Max von Kienlin Messner’in tamamen bitkin durumda olduğunu ve kardeşinin nerede olduğundan haberi bile olmadığını söylüyor. Kienlin’in söylediği birşey daha var: Reinhold’un inişte Günther’i kaderine terk ettiği izlenimi oluşmaması için ikisi „resmî“ bir açıklama kararlaştırıyorlar ve bir çığdan bahsetmeye karar veriyorlar. Bu sayede kardeşinin ölümü Messner’in hatası değil, şanssızlık eseri gibi görünecek.

Messner bugün bu tarz bir karar ya da sohbet olmadığını söylüyor.

İşin bir ilginç yanı da Messner’in Gılgıt’da sefer ekibiyle tekrar buluştuğunda sürekli olarak „Günther nerede?“ diye bağırması, oysa Kienlin’in dediği gibi Messner Günther’in nerede olduğunu bilebilecek tek kişi.

Kienlin de ekibin geri kalanı gibi yıllarca bu konuda konuşmuyor. Messner’le ilişkisi de kolay değil, karısı ile Messner birbirlerine aşık oluyorlar, karısı Ursula Kienlin’i terk ediyor, Messner’le evleniyor, evlilikleri yürümüyor…

Messner’in kardeşinin ölümü hakkında az da olsa konuştuğu insanlardan biri Ursula. 1972’de, kardeşinin ölümünden 2 yıl sonra Nanga Parbat’a gidiyorlar, Messner Ursula’nın anlattığına göre sürekli olarak Diamir tarafında kardeşini arıyor, geceleri uykusunda ağlıyor, bağırıyor.

Messner’in kitabında „neden ekipten birkaç kişinin cesaret edip de Messner ve kardeşini aramadıkları“ sorusu soruluyor, ekibin geri kalanı açıkça “iki kardeşi buzlar arasında ölüme terk eden korkaklar sürüsü” olarak tasvir ediliyor.

Münih’te Herrligkoffer’in kendi biyografisinin tanıtımı sırasında Messner’in sözleri de ilginç: „Bu Herrligkoffer’in değil, bütün ekibin hatasıydı“ diyor ve kameraların karşısında en acı ve vurucu yorumunu yapıyor: „Ekipte benden yaşlı bazıları Messner kardeşlerin geri dönmemelerinden şikayetçi değillerdi, asil trajedi budur“. Bu laf elbette çok büyük bir itham. Ekibi sadece vurdumduymazlık ve korkaklıkla suçlamıyor Messner, tam tersine bilerek ve isteyerek yardım etmediklerinden dem vuruyor.

Kameraman Gerhard Baur bunu duyduğunda Messner’le 32 yıllık arkadaşlıklarının sonu oluyor bu. Halbuki Baur, Kienlin ve Saler Messner’in 1970-72 yılları arasında Herrligkoffer’le olan davasında Messner lehine tanıklık eden isimler. Aynı sefere katılan ve Messner’den 5 yaş büyük olan Jürgen Winkler „inanılmaz birşey bu“ diyebiliyor sadece.

Messner’in sadece 2 gün içinde bir taraftan dağcılık tarihinde ilk defa Nanga Parbat’a tırmanıp yine ilk defa Diamir kanadından aşağı inerek kırdığı iki dünya rekorunun ve bu sırada kardeşini kaybetmesinin hikâyesi bu.

Bu olaydan tam 35 yıl sonra geçtiğimiz ay Nanga Parbat Günther Messner’in cesedini serbest bıraktı. Bir dağcı Diamir ana kampının yakınında Günther Messner’in cesedini 4600m’de buldu. 2004 yılında yine Diamir kanadında bulunan ve Innsbruck Üniversitesi’ndeki gen testinden sonra Günther Messner’e ait olduğu anlaşılan baldırdan sonra anlaşılan Günther’in cesedi 33 yıl boyunca 7000m’de durduktan sonra iki yıl önce eriyen buzullarla birlikte ana kampa kadar taşınmış.

Bu ne demek? Haliyle Messner de, simdi kavgalı olduğu dağcı arkadaşları da bunu farklı yorumluyorlar ama hikâyenin Messner’in bugüne kadar anlattığı şeklini destekler gibi duruyor son olaylar. Bu durum olayların gerçekten Messner’in anlattığı gibi iki kardeş Diamir kanadından inerlerken Günther’in çığ altında kaldığının göstergesi.

Messner’le kavgalı olan ekibin geri kalanı öncelikle cesedin kesinlikle teşhis edilmesi gerektiğini söylüyorlar. Bu elbette yapılacak, ancak Messner o zaman 23 yaşındaki kardeşinin ceketi ve ayakkabılarını tanıdığını söylüyor. Yalnız bugüne kadar bulunabilenler sadece kemikler ve kıyafetler. Cesedin kafası yok.

Öyle ya da böyle hikâyenin şimdilik geldiği nokta bu. Son buluntular da Messner’in anlattığı versiyonu destekler yöndeler. Öte yandan yukarıda da belirttiğimiz gibi, Messner’in kardeşi için neden yardım istemediği, acaba onu o halde Diamir kanadına mı zorladığı vs. gibi konular hâlâ muamma ve herhalde hiçbir zaman tam olarak gün ışığına çıkmayacak.

1970 seferine katılan, daha sonra Alpler’de bir düşüş sonucunda belden aşağısı felç olan bugün 61 yaşındaki Werner Hain’ın dediği aslında olayların çerçevesini çiziyor: „O zamanlar Messner’e bayağı kızmıştım, ama yukarıda gerçekten ne olduğu hiçbir zaman açıklığa kavuşmayacak. Ölümün kol gezdiği o yüksekliklerde bulunmamış olanlar böyle şartlar altında karar vermek zorunda kalanları eleştirmemeliler. Oradaki dünya aşağıdakinden çok farklı“.

Reinhold Messner’in internet sayfası (Almanca)

 

Nasıl Tanıştık

Ortak dostlar sayesinde 31 Mart 2007 Cumartesi günü sabah bir yürüyüş planlandı ve yola çıktık. Herşey böyle başladı.. Liderimiz 3 zirve yapılacağını söylediğinde Zeynep hanım biraz mırıldandı.. Ancak dönüş yolunda "haftaya nereye çıkalım ? " dediğinde yüzündeki tebessümü görmeliydiniz :)

This website was created for free with Own-Free-Website.com. Would you also like to have your own website?
Sign up for free