Antik bir "Tasolyma" olarak belirlenen Tahtalıdağ Antalya Körfezi'nin kuzey-güney paralelinde uzanan ve aynı adla anılan "Tahtalıdağlar" Silsilesinin en büyük üyesi. Deniz düzeyinden birdenbire yükselerek 2366 metreye ulaştığı için hemen her yönden görkemli biçimde seyrediliyor. Yörede denize bu kadar yakın olup 2300 metreyi geçen başka dağ yok.
Tahtalıdağ'ın deniz düzeyiyle 1700-1800 metreleri arasında kalan bölümleri ormanlık. 1800'lerden sonra kayalık alanlar başlıyor. Anadoruk külah gibi tepeyi örtmekte. Zirveye giden rota üstünde bazı düz alanlar kamp için elverişli. Ancak Mayıs Ayı'ından sonra su bulmak zor olduğundan kamp kurmak amacıyla gideceklerin yanlarında su götürmeleri şart. Düz bölgelerin yanında "dolin" adı verilen kireç çukurları göze çarpıyor. Kışın içleri kar dolu dolinlerin zirveden görünüşleri harika. Güneyi ise tatlı meyilli çarşaklardan ibaret. Doğu ve batı tarafları kısmen dik yerler içermesine rağmen kuzeyi kayalık. Eğim yer yer 70 dereceye yaklaşabiliyor. Sadece belli boğazlarda 80-50 derece arasında. O nedenle çok iyi ekipman sahibi olmadıkça kuzey yüzü denenmemeli.
Tahtalı'nın çevresinde 2000 metreyi geçen başka yükseltiler de bulunmakta. Bunlar "Dazkır Tepesi (2014 m.)" ve "Teke Dağı (2155 m.)". Her ikisi de Tahtalı'nın fiziksel özelliklerini gayet güzel gösteriyor.
TAHTALI'YA NASIL ÇIKILIR
Tahtalıdağ'a çıkmak için ilk gelinecek yer Kemer'in Beycik Köyü. Denizden 830 metrede kurulu Beycik çam ormanları arasında konumlanmış şirin bir köy. Antalya-Finike Karayolu'nun 65. kilometresinden batıya ayrılan köy yoluyla yöreye ulaşılıyor. Yol asfalt ve yaklaşık 4 kilometre civarında. Köyde bir gece kalındıktan sonra ertesi sabah erkenden kalkılıyor. Batıya giden patikalar izlenmek suretiyle önce çam, ardından sedir ormanları arasından yükselmek suretiyle 1700-1800'lerdeki çıplak bölgeye geliniyor. Bunun için köyden ilk çıkışta ormana giden stabilize yola girmek, patikaların nereden başladığını köyden sormak gerekli. Çam-sedir sınırında "Emzik Çeşme" denen 1270 metre yüksekliğinde sulak bir yayla var. Yerli halkın yazın gelip konakladığı yaylada, yaylaya adını veren çeşmenin etrafında çardaklar kurulu. Çeşitli yollarla ulaşılan çeşmeden sonra patika tek bir taneye dönüşüyor. Kırmızı işaret noktalarıyla güzergahboyu işaretlenmiş patikaya girilmezse dağa çıkılamıyor. Çünkü patika, dağın doğu yamaçlarından zirveye giden bir geçitten geçmekte. Patikanın geçtiği noktanın dışında başka geçityeri yok. Geçidi aşıp düzlüğe çıktınız mı yüzlerce yıllık kocaman bir sedir ağacı size "Hoşgeldiniz" diyecek.
Patika bittikten sonra kuzeye doğru dönülerek sedirler geçiliyor ve 1700-1800'lerdeki çıplak bölgeye geliniyor. Çıplak ve çarşaklarla kaplı bölgeden dikine yukarıya doğru çıkılırsa, dağın doğu-batı yönleri boyunca uzanan sırt güzergahına gelinmesi zor olmaz. Gelindiği takdirde sözkonusu sırt izlenerek toplam 4-7 saatte 2366 metrelik anadoruğa ulaşılır.
ZİRVEDEN NERELERİ GÖRÜNÜR
Tahtalı'nın anadoruğu çok geniş değil. Üstelik hemen her türlü hava akımına açık. Tamamen çarşaklarla kaplı dorukta defter ne yazık ki yok. Çünkü konan defterlerin tamamı kaybolmuş.
Hava koşulları ne olursa olsun ayrıcalıklı haller dışında bir bulut tabakasının dağı çevrelediği görülecektir. Denize yakınlığından olsa gerek, en güneşli günlerde başka dağların etrafında bulut bulunmaz, fakat Tahtalı'nın çevresinde bulunur. Doğallıkla bu durumda manzaranın seyrini engellemekte. Eğer hava koşulları elverişliyse doğuda Serik-Manavgat'a kadar olan sahil şeridinin güzellikleri gözlerinizin önüne seriliyor. Güneyde ise Finike Körfezi karşınızda. Antalya-Finike arasında yeralan sahil ve sahilde bulunan irili ufaklı koylar (Phaselis, Olympos, Ceneviz Limanı), körfezler (Adrasan, Finike), plajlar, kumsal alanların seyirleri doyumsuz. Batıda Merkezi Beydağları, kuzeye doğru Bakırdağları'nın enfes panoraması gözler önüne seriliyor. Özellikle Bakırdağları'ndan Tunçdağı (2649 m.) ile Bakırtepe (2547 m.)'nin görünüşleri mükemmel. Antalya'nın en yüksek noktası Kızlarsivrisi (3070 m.) Merkezi Beydağları'nın orta kesimlerinde rahatlıkla izlenebiliyor, fakat sivri olarak değil, tıpkı yumruk biçiminde. Çünkü orasının sivri olarak göründüğü tek yer batı cephesi.
TAHTALIDAĞ'A AİT BİR EFSANE
Beycik yolsapağından birkaç kilometre geçildiğinde "Çıralı Sapağına", sapaktan 7 kilometre aşağılara inildiğinde "Çıralı Köyüne" gelinir.
Çıralı'dan 2 kilometre kuzeye gidiniz. Karşınıza "U" harfini andıran küçük bir dağ gelecektir. Ağzı denize bakan dağın bir bölümü yeşil, diğer tarafı kara topraktır. Çıralı'nın son evleri bittiğinde iki teker izinden ibaret bir yol dikkatinizi çekmekte gecikmez. Yolu takip ederseniz U harfinin iyice içine girmiş olursunuz. Yolun bittiği yerde çam ormanları başlamakta. Buradan itibaren küçük kırmızı noktalarla işaretlenmiş patikayı takip ettiğinizde yarım saatte denizden 250-300 metre kadar yükseklikte kendiliğinden yanan ateşler topluluğuna gelirsiniz. Anadolu Mitolojisinde ilginç ve geniş yere sahip ateşler topluluğunun 3500 yıldır yanmakta olduğu belirtilmekte.
Argos Kralı'nın oğlu olan Bellerophontes bir av partisi esnasında erkek kardeşini kazayla öldürdüğü için babası tarafından kovulmuştur. Ege Denizi'ni geçerek Anadolu'ya gelen Bellerophontes kendisine yeni bir yaşam kurar. Yöre krallarından birinin yanında hizmetkar olarak çalışmaya başlamıştır. Çeşitli kaynaklar yakışıklı bir genç olduğunu belirtir. Bu nedenle olsa gerek kralın karısı, Argos'un bu eski veliahtına aşık olur. Duygularını delikanlıya açıkça belli etmeyi ihmal etmez. Ancak yanında çalıştığı kralın karısıyla bu tür ilişkiye girmeyecek kadar onurludur Bellerophontes. Kraliçeyi reddeder. Kraliçe ise çok sinirlenmiştir. Krala giderek Bellerophontes'in kendisine zorla sahip olmak istediğini, karşı koyması sonucu ancak kurtulabildiğini söyler.
Kral küplere biner. Çok kızmıştır. Bununla beraber delikanlıyı öldürmek istemez. Çağırıp eline bir mektup verir. Mektubu Xhanthos kralı olan kayınpederine vermesini emreder. Mektupda mektubu getiren Bellerophontes'in derhal öldürülmesi yazılıdır.
Yola çıkan Bellerophontes Xhanthos'a gelir ve yanında taşıdığı mektubu krala teslim eder. Mektubu alıp okuyan kral önce çok şaşırır. Bellerophontes'in saflığı ve temiz görünümünden oldukça etkilenmiştir. Doğrudan öldürmeyi göze alamaz. Bir süre misafir eder, sonunda Tahtalıdağ'ın çevresinde yaşayan Khimaira canavarını öldürmesini talep eder. Khimaira başı arslan, ortası keçi, kuyruğu ise yılan olanbir yaratıktır. Ağzından burnundan alevler saçmaktadır.
Görevi alan Bellerophontes yola koyulur. Yolda karşısına çıkan kanatlı atı (Pegasos) yakalar ve ona binerek havadan ejderhanın yaşadığı yere uçar.
Khimaira onları görünce ateşler püskürterek yoketmeye çalışır. Pegasos'la birlikte Tahtalıdağ'a ulaşan Bellerophontes, dağın zirvesine yakın bir yerden canavarın hareketlerini kontrol eder. Oklarını hazırlar ve karşı saldırıya geçerek, ucu kurşunlu oklarını Khimaira'nın ağzından içeriye sokmayı başarır. Canavarın midesi kısa sürede dağlanır. Korkunç yaratık hırıltılı sesler çıkararak yere yığılır. Khimaira ölmüştür, ancak çürüyen bedeni yüzyıllar sonra bile ağzından çıkan ateşlerin sönmesine engel olamaz. Bazı kaynaklar günümüz olimpiyat oyunlarının ilk kutsal ateşinin buradan geldiğini yazarlar.